04 Mar 2015

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyuruyor ki:

“Öğretiniz. Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Sizden birisi öfkelendiği zaman sükut etsin.”1

A. Güzel Örnek Ya Da Model Şahsiyet:

Eğitim safhasında model şahsiyetin, çocuk psikolojisi üzerinde büyük tesiri vardır. Çünkü çocuk, genellikle anne ve babasını taklit eder. Hatta “…Anne ve babası çocuğu yahudî, mecusi veya hıristiyan yapar” 2hadisinden, onların bu hususta en etkili faktör oldukları anlaşılmaktadır. Bu yüzden Allah’ın Rasûlü, çocuklara muamele esnasında ana babanın, doğruluk ahlâkı konusunda güzel örnek olmalarını teşvik etmiştir.

Ebû Hüreyre Radıyallahu Anh’dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

“Kim bir çocuğa, ‘gel sana bir şey vereceğim’ der de sonra vermezse, bu yaptığı bir yalandır.”3

Abdullah b. Âmir anlatıyor: “Bir gün beni anam çağırdı. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de evimizde oturuyordu. Anam:

“Gel de sana bir şey vereyim!” dedi. Rasûlullah Sallahu Aleyhi ve Sellem anama:

“Ona ne vermeyi düşünmüştün?” diye sorunca, anam:

“Ona bir hurma vermek istemiştim,” cevabını verdi. Bunun üzerine Rasûlullah Sallahu Aleyhi ve Sellem:

“Bil ki, eğer sen ona bir şey vermeseydin, sana bir yalan günahı yazılırdı.” buyurdu”.4

Çocuklar, büyüklerin tavır ve davranışlarını yakından izlemek suretiyle onları taklit ederler. Mesela, ana babalarının doğru ve dürüst olduklarını gören çocuklar, aynı ahlâkî yapı ve olgunluk içinde büyüyüp gelişeceklerdir.

Daha önce de örnek olarak verildiği üzere, daha küçük bir çocuk olan Abdullah b. Abbas önünde gece namazı kılan yüce Rasûlü gördüğünde hemen onu taklit etmeye başlamıştır. Kendisi anlatıyor: “Bir gece teyzem Meymûne’nin yanında kalmıştım. Gece bir ara Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kalkarak asılı bulunan su tulumundan çabucak bir abdest aldı ve sonra namaza durdu. Ben de derhal kalkarak O’nun gibi abdest aldım. Sonra yanına gelerek soluna durdum. Hemen beni sağ tarafına aldı. Sonra Allah’ın dilediği kadar namaz kıldı.”5

Ana babanın güzel örnek olmaları durumunda çocuk, onların söz ve hareketlerini kontrol ve denetime tabi tutacak, neden ve nasıl sorusuna cevap isteyecektir. Bu aşamada çocuğa verilecek cevap hayırlı olursa sonuç da hayırlı olacak ve onun üzerinde olumlu iz bırakacaktır. İşte henüz bir çocuk olan Ebû Bekre’nin oğlu Abdullah… Babasının yaptığı duâları dikkatle takip ediyor ve mahiyetini sorması üzerine babası ona delil ve mesnedini söylüyordu. Abdullah anlatıyor: “Dedim ki babama: ‘Babacığım, her sabah senin’ Allah’ım! Kulağıma sıhhat ve afiyet ver, Allah’ım! Gözüme sıhhat ve afiyet ver. Senden başka ilah yoktur!” dediğini işitiyor ve bunu sabah-akşam üçer defa tekrarladığını görüyorum!” Bunun üzerine babam: ‘Yavrucuğum! Ben Rasûlullah’ın bu şekilde duâ yaptığını duydum. Onun sünnetini tatbik etmeyi ben seviyorum.” cevabını verdi.”6

O halde ana baba, Allah ve Rasûlünün emir ve tavsiyelerini hayata geçirmek suretiyle güçleri nisbetinde bunları arttırmak durumundadır. Çocukların onlardan beklentisi budur. Çünkü onlar ana babalarını sabah-akşam her zaman sürekli kontrol altında tutmaktadır. Böyle olunca, bilinçli veya bilinçsiz çocuğun algılama gücü, bizim normalde zannettiğimizin çok daha üstündedir. Oysa biz ona, kavramayan-anlamayan küçük bir varlık gözüyle bakıyoruz.

B. Çocuğu Yönlendirmek İçin Uygun Zaman Gözlemek:

Çocuklarını arzu ettikleri istikamete yönlendirmek isteyen ana-baba, bunun için uygun bir zaman kollamalıdır. Yapılan nasihatin meyvesini vermesi hususunda bu, önemli ve aktif rol oynar. Çocuğu etkileyecek uygun bir zamanın seçilmesi, eğitim faaliyetini kolaylaştırır ve meşakkatini azaltır. Çünkü akıl ve zihin bazen açık olmaz ve yapılan nasihat karşısında kayıtsız kalır, işte ana baba nasihat için mümkün olduğu kadar çocuğun kalp, akıl ve zihin itibariyle müsait olduğu zamanı yakalayabilirlerse, eğitim işinde büyük bir başarı göstermiş olacaklardır.

Çocuk eğitiminde söz konusu başarıyı gerçekleştirebilmek için, uygun zamanın gözlenmesi konusunda Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in çok dikkatli olduğunu görmekteyiz. O, bu hususta önümüze üç uygun zaman ve mekân koymuştur:

1. Gezinti, Yol ve Binit:

İbn Abbâs başta olmak üzere bazı sahâbîlerin “Birgün ben Peygamber’in Sallallahu Aleyhi ve Sellem arkasında idim. O bana “Yavrum…” diyerek başlarından geçen hadiseyi anlatması, bu nebevî talimatın yolda, yaya yürürken veya binek üzerinde giderken yapıldığını göstermektedir. Böyle bir ifade tarzı ve talimat, belli bir odada değil, açık havada çocuk psikolojisinin algılamaya daha müsait ve öğütleri benimsemeye daha yatkın olduğu mekânda söz konusu edilebilir.

Şu rivayet, talimatın binek üzerinde verildiğini desteklemektedir: İbn Abbâs anlatıyor: “Peygamber’e bir katır hediye edilmişti. Onu Kisrâ hediye etmişti. Bir gün Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kıldan örülmüş bir iple-yularla ona bindi. Sonra beni arkasına aldı. Bir süre beni götürdükten sonra bana yönelerek: “Yavrum,” dedi. Ben:“Buyur, ya Rasûlallah!” dedim. O: “Allah’ı gözet ki, O da seni gözetsin.” buyurdu.”7

2. Yemek Vakti:

Yemek vaktinde çocuk, huy ve tabiatına göre hareket etmeye çalışır. Yemek iştihâsı karşısında zayıf kalarak âdap ve görgü kurallarına aykırı davranışta bulunabilir. Yemek esnasında ana baba devamlı çocukla beraber oturmaz ve yanlışlarını düzeltmezse, çocuk ilerde insanı nefret ettiren kötü alışkanlıkların pençesinden kurtulamaz. Yemek yerken çocukla beraber oturmamakla ana baba, eğitim açısından uygun bir zamanı kaybetmiş olur. Büyük önder Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem çocuklarla beraber yemek yemiş, onları seyretmiş, onların akıl ve ruh dünyalarını harekete geçirecek şekilde canlı bir üslupla yanlışlarını düzeltmiştir.

Ömer b. Ebî Seleme anlatıyor: “Ben, Rasûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in eğitim ve gözetimi altında henüz bir çocuktum. Elim yemek kabının içinde dolaşıyordu. Bunun üzerine bana: ‘Ey çocuk! Besmele çek, sağ elinle ve önünden ye!’ buyurdu. Artık ondan sonra ben hep öyle yedim.8

3. Hastalık Vakti:

Hastalık hali, katı yürekli yaşlıları yumuşatır ve kalplerini rikkate yetirir. Kalpleri devamlı yumuşak ve yufka yürekli çocukların hastalık halini artık siz düşünün! Çocuk hastalandığı zaman, amelî hatta itikadî hatalarının düzeltilmesini kolaylaştıracak iki önemli seciyeyi aynı anda taşımış olur. İki seciyeden birisi çocukluk fıtratı, diğeri ise hastalık esnasındaki ruh ve kalbin rikkatidir. Bu nazik zamanın değerlendirilmesi konusunda Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize rehberlik etmiş, hasta yahudi bir çocuğu ziyaret ederek onu İslâm’a davet etmiştir. Gerçekten bu ziyaret o çocuğa aydınlık yolu açan bir anahtar olmuştu. Enes Radıyallahu Anh anlatıyor: “Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e hizmet eden yahudi bir çocuk vardı. Derken bir gün hastalandı. Ziyaret etmek üzere Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona gitti. Başucunda oturan Peygamber ona: “Müslüman ol!” dedi. Çocuk hemen yanındaki babasına baktı ve babası: “Ebû’l-Kâsım’a itaat et!” dedi. Çocuk derhal İslâm’ı kabul etti. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem de çıkarken: “Onu ateşten kurtaran Allah’a hamdolsun!” diyordu.9

Görüldüğü üzere Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine hizmet eden çocuğu hemen İslâm’a davet etmemiş, bunun için uygun zaman gözlemiş ve nihayet ziyaretine giderek ona İslâm’ı telkin etmiştir. Bugün de müslümanlar olarak, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) davet metodunu uygulamak; semerisini görebilmek için sabır ve yumuşaklıkla uygun zaman, mekân ve ortam gözleyerek iman tohumunu atmak durumundayız.*

1- Buhari, Müslim

2- Buhari

3- Ahmed, Müsned

4- Ebu Davud, Edeb 88

5- Buhârî, Deavât, 9; Müslim, Müsâfirîn, 181-199

6- Ebû Davud, Edeb 101.

7- Hâkim, Müstedrek, III, 541

8- Buhârî, Et’ime, 2

9- Buhari, Hâkim, Beyhaki, Ahmed 175, 227, 260, 280

* Said Abdulazim’in “Çocuk Yetiştirmede Nebevi Yöntem” kitabından alınmıştır.